Nerden çıktı bu iPad? Laptop’larımız var, cep telefonlarımız, hatta onlardan daha fazlasını sunan mobil cihazlarımız da var. Nerden çıktı bu iPad? Gerek var mıydı?
Steve Jobs, iPad’i tanıtmaya başladığında konuya tam da bu noktaları adresleyerek giriş yapıyor. “Mac’lerimiz, çoğunlukla da MacBook’larımız ve iPhone’larımız var. Bunların arasında bir ürün olması gerektiğini, böyle bir ihtiyacı adresleyebileceğimizi bir süredir planlıyorduk. Ancak arada yer alacak bu yeni ürünün bazı kritik noktalarda çok daha iyi olması gerekiyor.” diyor Steve Jobs… Bunları da “İnternet deneyimi, Eposta, Fotoğraflar, Video, Müzik, Oyun ve eKitap” olarak tanımlıyor.
Piyasada yer alan netbook’lar bu aradaki boşluğu dolduruyor diyebiliriz, ya da en azından öyle planlandılar. Ancak önemli bir eksikleri var… Sayılan 7 kategorinin hiçbirinde netbook’lar ne laptop’lardan ne de mobil cihazlardan daha iyi değil 🙂 Geçtiğimiz sene kişisel blogumda “Neden netbook almaktan vazgeçtim?” sorusuna kendimce yanıt verirken iPad’in bu boşluğu dolduracağını tahmin etmesem de, yazımda aslında doğru noktalara temas etmişim sanırım…
Mayıs 2009’da da yazdıklarımın, özellikle de teknolojik sıkıntılar konusundaki tespitlerimin iPad’in varolma sebepleri olarak ortaya çıkmasının, iPad’i benim çok rahat bir şekilde anlamama ve içselleştirme neden olduğunu düşünüyorum. Ve bu sebeple de “Neden iPad?” konusundaki yazı serisi ile iPad’i biraz daha derinlemesine incelemek ve eleştirmek istiyorum.
Cihazın teknik özelliklerine çok özet şekilde “Apple’dan sihirli bir ürün daha: iPad” yazısında değinmiştim. Şimdi de iPad’in kullanım amaçlarına, özellikle de sunumunda ön plana çıkartılan 7 ana konuya değinelim…
iPad nerde işe yarayacak?
İnternet Deneyimi (Browsing)
27 Ocak’taki lansmanın ardından katılımcılar için özel bir demo seansına geçildi ve herkes iPad’leri kendi ellerinde inceleme fırsatı buldu. Genel olarak yorumlardan anlaşılan en önemli detay cihazın internet deneyiminin çok çok iyi olması. “Ne demek o? İnternet internettir…” gibi yaklaşımlar çok fazla olsa da, iPhone sahiplerinin iyi bileceği bir konu olan “dokunarak deneyimleme” işinin iPad ile bir adım daha ileriye gittiğine işaret ediyor yorumlar. 9.7” bir ekranda, yani şu ana kadar kimsenin bu boyutta ve bu teknolojide multi-touch yapamadığı bir ekrandan bahsediyoruz. Görmek istediğimiz şeye dokunuyoruz, büyütüyoruz, küçültüyoruz, kaydırıyoruz. Ve tüm bunlar, iPad için geliştirilmiş özel işlemci sayesinde her zaman olduğundan çok daha hızlı ve iyi bir deneyim yaşamızı sağlıyor…
Bazı yorumlar ise “yok artık abartıyor” dedirtecek seviyede aslında… Denemeden bir şey söylemek çok zor, ancak 9to5mac.com sitesindeki bazı yorumlara göre iPad’in netbook’ların en temel işlevini, yani internet deneyimi işini, onlardan çok çok daha iyi yapıyor. Netbook’lar ile olan kıyaslamaya ikinci yazıda değineceğim için fazla detaya girmeyeceğim, ancak küçük ekranlı, çözünürlüğü düşük, touchpad’i bile minicik olan netbook’lar karşısında iPad’in bu konuda daha iyi olmaması imkansıza yakın diyebiliriz.. Eğer iyi değilse iPad çok zorlanır… Ama eğer iyi ise, o zaman çok şey değişir…
Eposta (Email)
Eposta, artık herkesin hayatında yeri olan bir konu… Günümüzde artık akıllı telefon sahiplerinin bir kısmı, Android işletim sistemi kullanan (mesela Nexus One) veya iPhone ve benzeri çok gelişmiş mobil cihaz sahiplerinin ise hemen hemen tamamı bu cihazlarından epostalarını da yönetiyorlar. Kendi gözlemlediğim kadarıyla, aklımıza gelen bir şeyi hemen paylaşmak, arkadaşlarımız ile iletişimde kalmak, hızlı iletişim kurmak ve işlerimizi devam ettirmek için epostalarımızı kullanıyoruz.
Bize gelen epostaların içinde bol bol resim, renkli renkli yazılar, sunumlar, hatta videolar bile oluyor. Basit bir eposta editörü ile bunları görmek ya mümkün bile değil, ya da standart bir formatta görebiliyoruz sadece. iPhone ve Android gibi cihazlarda sayesinde ise HTML epostaları yani çok daha zengin görünümlü, ekindeki dosyaları ve sunumları bile görüntüleyebileceğimiz cihazlara sahibiz. Fakat işin tek zayıf yani, bu cihazların ekranlarının genelde 3-4 inç arasında olması. Avcumuzun içi kadar ekran birçok işlem için gayet yeterli olmasına karşın, bu cihazların epostalarımızı yönetmek için hala öncelikli olmasına engel.
iPad bu noktada en az bir laptop kadar başarılı olacağını vaadediyor. Mobil bir cihazdan çok daha iyi, bir laptop kadar büyük ve hızlı, ekleri görüntüleme, düzenleme ve hatta yeniden ekleyip gönderebilme konusundaki becerileriyle işi bir adım daha ileriye taşıyacağına işaret ediyor.
Fotoğraflar (Photos)
Mac kullanıcıları bilirler, iPhoto muhteşem bir programdır. Fotoğrafları arşivleme, düzenleme, görüntüleme konusunda basit ve çok kullanışlı olmasıyla hayatı gerçekten kolaylaştırır. iPad’deki Photos uygulaması da tıpkı iPhone’daki Photos uygulaması gibi iPhoto’nun biraz kırpılmış ama en önemli özelliklerinin içinde olduğu bir uygulama. iPhone’da sadece görüntüleme, albümler, paylaşım ve slideshow özellikleri varken, iPad’de ise çok daha farklı özellikler ile Mac’teki versiyonuna göz kırpan bir program olacak.
Tamamen dokunmatik ve kocaman bir ekranda fotoğraflara göz atmak, albümler arasında dolaşmak ve dock ünitesine (ileride açıklayacağım) takıldığında fotoğraf çerçevesi olarak kullanmak bile mümkün olacak! 🙂 Tek aklıma takılan konu, kameramızdan fotoğraf yüklemenin pek de kolay olmayacağı. Bunun için yine bilgisayar ile senkronizasyon veya ekstra küçük bir aparat gerektirmesi biraz can sıkıyor…
Video
İşte bu özellik, yani “video izlemek” bence iPad’in vurucu özelliklerinden bir tanesi olacak. 720p kalitesinde HD videoları oynatabilme yeteneği çok sık kullanılacak ve yolculuklar sırasında çok ama çok işe yarayacak. Ülkemizde de hızla artan dizi ve film izleme tutkusunun taşınabilir hale gelmesinde öncü rol oynayabileceğini bile söyleyebiliriz. Laptop’ların yolculuklarda film izlemek için büyük ve hantal olması, koltuk aralarına sığmamaları, hadi bunların hepsini geçtim, en fazla 2-3 saatlik pil ömürleri, bu cihazların video izlemek için yeterince iyi bir cihaz olmamasına neden oluyor. iPad ise bu noktada geniş ekranı, uzun pil ömrü ve boyutları ile çok daha iyi bir alternatif.
Fotoğraf konusunda olduğu gibi sıkıntı ya da ek iş çıkartabilecek tek konunun videoların iPad’e yüklenmesi olacağını düşünüyorum. iTunes’un henüz Türkiye’de olmaması sebebiyle dizi/film dosyalarının dışarıdan iTunes’a yüklenip sonradan senkronizasyon ile iPad’e atılması gerekecektir.
Müzik (Music)
iPod ile 2001‘den beri bu konuda artık iyice uzmanlaşmış olan Apple için pek fazla şey söylemeye gerek yok. iTunes Store henüz Türkiye’de olmamasına rağmen yine de önemli özelliklerinden bir tanesi olacak iPad’in… Bu arada bazıları iPad’de multitasking olmamasını eleştirirken “internette gezinirken ya da eBook okurken müzik dinletemeyen aleti ben ne yapayım?” gibi yorumlarda bulunuyorlar. Bu konuyu bilmedikleri, Apple’ın neyi yapıp yapmadığını anlayamadıkları o kadar belli ki…
iPhone’da da multitasking yok elbette, ancak Mail, Safari ve iPod gibi programların arkaplanda çalışır halde kaldıklarını yani multitasking yapabildiğinden bihaberler bu arkadaşlar. Şurayı netleştirelim: Elbette ki iPod ile müzik dinlerken sörf yapabilecek veya eBook okuyabileceğiz!
Oyunlar (Games)
İşte zurnanın zırt dediği yer! Oyunlar iPhone’da olduğundan çok daha fazla gündemde olacak iPad için. Özellikle büyük ve multitouch ekran ile iPhone’da yapılamayan detayda ve karmaşıklıkta oyunlar göreceğiz. Parmaklarımızı çok daha iyi kullanabileceğimiz, çözünürlükten çok daha iyi yararlanabilecek ve bizi mest edecek oyunların kısa sürede çıkacağından hiç şüphem yok.
Gelelim multiplayer oyunlara… Herkesin sandığının aksine iPad’de kullanılan ekran sadece iPhone’dakinin büyüğü değil, aynı zamanda daha da gelişmişi. IPS teknolojisini kullanan bu ekranın belki de iPhone’un ekranından en önemli farkı daha geniş açılardan bakıldığında da ekranı net olarak görebilmemiz. Peki bu ne işimize yarayacak? Bir oyun geliştiricisi olsam sanırım şöyle bir yanıt verirdim: “iPad üzerinde, iPhone’da yapamadığımız oyunları yapabileceğiz. iPad’in gücü, ekranı ve etkileşimi oyun konusunda bize yepyeni fırsatlar sunuyor. İki kişinin yanyana veya karşı karşıya oturarak oynayabildiği oyunlar yapabileceğiz. Aynı anda, aynı ekranda, dokunmatik olarak oynanan oyunlar, yepyeni ve başka hiçbir oyun cihazında olmayan bir kapı açacak iPad’e…”
eKitap (eBooks)
Benim en büyük dönüşümü göreceğimizi tahmin ettiğim alan olan eKitaplar, iPad’in henüz pek keşfedemediğimiz bir yönü. Demolarda ve sunumlarda gayet basit bir şekilde geçiştirilen iBooks uygulaması ile ilgili olarak henüz açık gibi görünen çok fazla nokta var. Olayın, sadece kitapların dijital hale getirilip güzel animasyonlardan ibaret olduğunu düşünenler çok yanılacaklar. Zira basılı mecraların dijital mecraya geçişini bu şekilde öngörmek, gazete, dergi ve diğer basılı yayınların web sitelerinin 1995 yılındaki web1.0 sitelerine benzeyeceğini hayal edebiliyorlar demektir. Halbuki zengin içerik, farklı etkileşimler ve yepyeni kurgular ile gazete, dergi, magazin gibi basılı yayınların eBook versiyonları, şimdiye kadar gördüklerimizin çok daha ötesine geçebilir.
Örnek vereyim: National Geographic’i hayal ediyorum. Dergi aldığımda o dergiyi sadece okuyorum. Resimlerine bakıyorum, bu resimler derginin tam ortasındaysa zorlanıyorum. Web adreslerini browser’a yazmaya üşeniyorum bile… Ama tüm bunları iPad’de hayal edince iş çok değişiyor. Yüksek kaliteli resimler, videolar, etkileşimli kurgular, anında satış yapılabilecek posterler, wallpaper’lar… Bunları çeşitlendirmek ufku açık yayıncılar için pek zor olmasa gerek 🙂 Özellikle de Steve Jobs’ın sunumu sırasında kitapların içinde videoların olabileceğini söyledikten sonra…
Bir de henüz hiç değinilmemiş konulara değinmek de gerekiyor. Mesela iPad’i eğitim alanında düşünelim. İlköğretim ve lise dönemindeki öğrenciler için farklı öğrenme teknikleri, farklı etkileşimler. Ders kitaplarının daha kaliteli resimleri, hatta videoları… Üniversitede ise kitapların tamamen dijital versiyonları, resimler ve videolara ek olarak belki de etkileşimli alıştırmalar, öğrenmeyi daha kolay hale getiren fonksiyonlar. Derste alınan notların buraya entegrasyonunu sağlayan uygulamalar ile eğitim sisteminde çok farklı açılımlar. Bunlar inanın hayal değil. Şu anda laptop’larla bu bahsettiklerim yapılabiliyor. Ama hem çok pahalı, hem de hiç kolay değil. Yapmak, geliştirmek kolay değil, doğru çalıştırmak kolay değil, teknik desteği vermek kolay değil… Kullanacaklar için ise durum daha feci, öğrenmek hiç kolay değil. Ama bilgisayarın komplike ekranlarını ve arayüzleri yerine, sadece dokunarak etkileşimi düşünün, klasik PC problemlerinin olmadığını, bilgisayarın çökmediğini düşünün. İşte o zaman işler o kadar da zor değil…
Bundan sonraki yazıda “Neden iPad?” sorusuna Apple’ın ofis paketi (Microsoft Office gibi) olan iWork’ün tanıtımını, özelliklerini ve kullanımını, ve tüm bu bahsi geçen kullanım alanlarının netbook’lar (yani iPad’in hedeflediği alan) ile karşılaştırmalarını yaparak yanıt vermeye devam edeceğim.
Devamı için “Neden iPad? – II” yazısına göz atabilirsiniz.
Çok doğru tespitler. iPad almak için birden fazla sebep var. Fakat herkes ağız birliği etmiş gibi “Ben kesinlikle almam” diyor. Bırakın almam diyenleri iPad’den haberi bile olmayan insanların seneye yeni nesil iPad ile dolaşıyor görücez diye düşünüyorum.
Asıl soru şimdi piyasaya çıkacak olan ilk versiyon iPad’i ilk kimler ve neden alacak?
Potansiyel alıcılardan biri benim. E-kitap okuyabilmek ve internette deneyimi için almayı planlıyorum.
ben sihirli elmanın hemen başlatılmasını ve hemen oynanmasını vediliyorum çünkü çok heyecanlıyım sizin hayranlarınızolmak istiyorum hemde bu arada kazanacağınız için şimdiden ilkönce ben tebrik ediyorum ve teşekkür ediyorum
ve izlemek istiyorum