2 hafta önce yeni bir 11 inç MacBook Air aldığımı “Bir Apple Store Deneyimi” yazısında paylaşmıştım. Öncesinde bir 2008-sonu Aluminyum MacBook kullanıyordum. Bu yazıda hem 2012 model MacBook Air’i sizler için kısaca inceleyeceğim. Hem de önceki seneler ile küçük bir kıyaslama yapacağım. MacBook Air almayı düşünenler için faydalı bir yazı olacağına inanıyorum.

2012 model MacBook Air’ler bildiğiniz gibi bu seneki WWDC’de açıklandı. Geçtiğimiz seneye göre korunan baz model fiyatlarına ek olarak, üst modellerin fiyatları hem 11 inç modellerde hem de 13 inç modellerde $100 daha ucuzladı.

Ben de bu indirimi fırsat bilerek, hem işlemci, hem RAM hem de diski bir üst seviyeye çıkarttım ve istediğim 11 inç MacBook Air’e kavuştum. 🙂 Peki gelelim o halde şu son 2 haftadaki deneyimlerim ve izlenimlerime…

Tasarım

Apple bir çok ürününde yaptığı gibi iyi bir tasarım yakalayınca (ki bunu çok sık yapıyorlar! 🙂 ) o tasarımı en az birkaç sene koruyor. Bu Mac’lerde daha uzun olmasına rağmen, iPhone ve iPad’de şimdilik 2 sene gibi görünüyor.

MacBook Air için de bu tasarımı ilk defa Ekim 2010’daki etkinlikte görmüştük. Ve Apple ilk tasarımın üzerine şimdiye kadar 2 yeni ürün çıkartmasına rağmen henüz tasarımda önemli bir değişikliğe gitmiş değil.

İçerideki yeni parçaları kenara ayırırsak, aslında MacBook Air’de pek bir değişiklik yok diyebiliriz. Aynı ısı dağıtım tekniğini, aynı temel mimariyi, aynı ekranı ve aynı klavyeyi kullanıyor.

Yeni Teknolojiler

Ancak MacBook Air’in içerisindeki teknoloji her geçen sene çok daha iyi bir seviyeye geldi ve bu sebe itibariyle belki de mükemmellik noktasına ulaştı. 2010’dan itibaren baktığımızda, performans anlamında çok yol alındığını görebiliyoruz.

İşlemci

2010’da kullanılan Core2Duo işlemciler, yerini 2011’de Intel’in Sandy Bridge işlemcilerine bıraktı. Ve 2012’de ise yepyeni bir işlemci ailesi olan Ivy Bridge’e terfi etti. Bu değişiklik sadece hız anlamında değil, güç tüketiminin azalması ve işlemcinin küçülmesi anlamında da değerlendirmek daha doğru olacaktır.

Böylece Apple, Intel’in ürünleri sayesinde çok çok daha iyi bir MacBook Air üretebildi desek yanlış olmaz sanırım. 🙂

RAM

Sadece kapasite olarak görünse de RAM’in hızının artması başlı başına kritik bir detay. 2011 model MacBook Air’lerde 1033 MHz olan RAM’ler, 2012 modellerde 1600 MHz!

Bunun üzerine bir de minimum 4 GB’lık bir kapasiteyi düşündüğümüzde, Apple’ın MacBook Air’lerin ne kadar hızlı ve daha büyük bir kitle tarafından kullanılabilir olması için çabaladığını görebiliyoruz.

Bir de benim gibiler için sadece $100 farkla 8 GB’a kadar yükseltebilen RAM seçeneği, tam anlamıyla kaymaklı ekmek kadayıfı tabirine uygun! 🙂

Disk

Geçtiğimiz ay sonunda paylaştığım “Yeni MacBook Air ve Retina Ekranlı MacBook Pro ne kadar hızlı?” yazısında yabancı blog’ların disk testi sonuçlarına yer vermiştim. Bu sefer kendi MacBook Air’ime ait test sonuçlarını paylaşıyorum. Ve inanın sonuçlar çok çok iyi! 🙂

Ekran Kartı

Yeni MacBook Air’ler aynı zamanda ekran kartlarında da önemli bir güncelleme ile geliyor. Geçtiğimiz sene “Intel HD Graphics 3000” olan ekran kartı, 2012 modellerinde “Intel HD Graphics 4000” olarak güncellenmiş.

384 MB DDR3 SDRAM’e sahib bu ekran kartı, aynı zamanda sistem belleğini de paylaşımlı olarak kullanabiliyor. Apple, geçtiğimiz seneye göre bu ekran kartının grafik işlemciyi yoğun olarak kullanan işlemlerde %60’a varan oranlarda daha hızlı olacağını belirtiyor. İlk testler bu oranın gerçek hayatta biraz daha düşük olabileceği yönünde olsa da, yine de önceki seneye göre bir artış olduğu kesin…

USB 3 ve Thunderbolt

Yeni MacBook Air’lerdeki bir diğer yenilik ise artık USB 3 desteğinin gelmiş olması… 🙂 Açıkçası ben Apple’ın bu konuda biraz dik başlılık yaparak Thunderbolt’a ağırlık vereceğini düşünüyor ve üzülüyordum. Ancak yeni cihazlarda tüm port’ları USB 3 uyumlu yapmaları oldukça güzel bir gelişme oldu. 🙂

Böylece yeni MacBook Air’lerde cihazın hem sağında hem de solunda birer tane USB 3 portu bulunuyor. Ayrıca yine sağ tarafta bulunan Thunderbolt portu sayesinde thunderbolt destekleyen cihazlarımızı ya da VGA çıkışı almak için adaptörlerimizi bağlayabiliyoruz. (Evet, eski mini DisplayPort to VGA adaptörleri çalışıyor.)

MagSafe 2

Benim en çok sevdiğim özelliklerden biri olan MagSafe de yıllar sonra yeniden değişikliğe uğrayan parçalardan birisi oldu. 2009’da MagSafe’in T şeklinde gelen kablosu, L şeklinde dönüştürülmüştü.

Bu seneki MagSafe 2 ile de Apple yeniden T şeklinde geri dönmekle kalmadı, MagSafe’i biraz daha inceltti.

Ayrıca eski şarj cihazlarına da uyumlu olması ya da onların da kullanılabilmesi için bir de minik adaptör sundu. Elbette eski adaptörlere sahip biri olarak ben de bu küçük adaptörü $9.99 karşılığında satın aldım. 🙂

Bu dönüştürücü MagSafe kısmını biraz uzatıyor olsa da, söylediği işi sorunsuzca yapıyor olması ve sağlamlığı ile memnun edici diyebilirim.

Klavye Aydınlatması

Late-2008 Aluminyum MacBook’umda ve eşimin 2010 model MacBook Air’lerinde olmayan klavye aydınlatmasına ise sonunda ben de bu seneki MacBook Air’im ile kavuştum! 🙂 Açıkçası kullanamadığım için içime dert olan bu özellik bence hem çok pratik, hem de çok şık.

Klavye aydınlatması her ne kadar biraz lüks gibi görünse de, insan bir defa kullanınca bu özelliği mutlaka arıyor. 2011 modellerde MacBook Air’lere eklenen bu özellik bence küçük ama çok kıymetli… 🙂

Pil Ömrü

Apple, MacBook Air’in pil ömrünü

• 11 inç modeller için 5 saat
• 13 inç modeller için 7 saat

olarak paylaşıyor. Ancak elbette kullandığımız uygulamalara, bu uygulamların sistemi ne kadar yorduğuna göre değişiyor.

Daha önceki “MacBook’umuzun Pil Ömrünü Uzatmak” yazısında paylaştığım gibi, Safari’de ClickToFlash gibi bir eklenti kullanmak sadece web’de gezerken bile pil performansını çok ciddi şekilde arttırıyor.

Kendi kullanımımda 5 saatlik pil ömrünü rahat bir şekilde yakaladığımı gördüm. Ve eğer flash içeriği az olan sayfalarda dolaşsaydım, ya da flash’tan tamamen kurtulabilseydim, eminim ki 5.5 – 6 saati görebilecektim.

En iyi “ultrabook”

Bir çok farklı açıdan incelediğimizde, yeni tabirle “bir ultrabook düşünenler için” MacBook Air  “hayallerin gerçeğe dönüştüğü bilgisayar” desek pek de yanlış olmaz. Küçük, hafif, hızlı, özellikleri fazla gibi pek çok sıfatı arka arkaya kullanabiliyoruz kolaylıkla. Yüksek işlemci, RAM ve disk teknolojisine ek olarak, USB 3 ve Thunderbolt’u desteklediğini de düşündüğümüzde, geri kaldığı pek bir teknoloji olmadığını, dolayısıyla da önümüzdeki seneler için de bir eksiği olmayacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Üstelik de geçtiğimiz senenin üst modellerinin $100 daha düşük bir fiyat ile (ABD’de) satışa çıkması da Apple’ın MacBook Air’in fiyatını ne kadar aşağı çekmek istediğinin bir göstergesi.

MacBook Air’lerin 2012 modellerinin güncellemesi aslında büyük bir yenilikten ziyade, 2010 yılında yenilenen modelin ufak güncellemeleriyle oluşmuş ve hatta artık bu sene ile mükemmelleşmiş hali diyebiliriz. 2010 model için “işlemcisi düşük”, 2011 model için “USB 3 yok” diyebiliyorken, 2012 modelde “artık olmuş” diyebiliyoruz… 🙂

2011 modellere göre artan performans ise zaten kırılma noktasını temsil ediyor. Eğer ki 2011 model bir MacBook Air sahibiyseniz, bu model sizi kesinlikle cezbedecektir. 🙂 Ancak daha eski bir Mac’e sahipseniz 2012 model MacBook Air sizin aklınızı başınızdan alabilecek kadar iyi diyebilirim… 🙂