Uzun yıllar boyunca temel bilgisayarım olarak iPad Pro’yu kullandım, ancak zaman zaman Mac’i test etsem de bir türlü onunla kalmadım. Çeşitli sebeplerden ötürü hep iPad ile devam ettim. Fakat Apple’ın son zamanlarda sunduğu yeni bir özellik, belki de 2025’te beni tekrar Mac dünyasına geri getirecek olan şey olacak.
Mac, bu özelliğiyle 2025 yılına damga vuracak
Beni bilgisayar kullanım alışkanlıklarımı değiştirmeye yönlendiren yeni cihaz, Apple Vision Pro oldu. Uzun süre bu cihazı almamaya direndikten sonra, nihayetinde bir tane satın aldım. Daha önce birkaç kez kullanmıştım, ama geçtiğimiz ay sadece kendim için bir tane alma fırsatım oldu. Neden bu cihazı aldığımı ilerleyen zamanlarda daha detaylı yazarım, fakat burada bilinmesi gereken ana şey, Mac Sanal Ekran özelliğinin bu kararda büyük bir etken olmasıydı.
Dolayısıyla, “yeni özellik” dediğim şey aslında doğrudan bir Mac özelliği değil. Daha doğru bir ifadeyle, bu özellik bir Vision Pro özelliği: Mac Sanal Ekranı. Bu özellik, geçtiğimiz visionOS 2.2 güncellemesi ile büyük bir geliştirme yaşadı. Bu güncelleme ile Apple, Mac Sanal Ekranı çok daha cazip hale getiren üç büyük değişiklik yaptı: geniş ve ultra geniş ekran modları, yüksek kaliteli ekran çözünürlüğü ve iyileştirilmiş ses yönlendirmesi.
Apple Watch Ultra 3, yenilikçi özellikler sunacak!
Eski Mac Sanal Ekran özelliğini hiç denememiştim, ancak yeni ve gelişmiş versiyonunu kullanmaya başladıktan sonra, bu özellik benim için oldukça cazip hale geldi. Native visionOS uygulamalarıyla daha fazla iş yapmayı isterdim, ancak şimdilik bu alandaki seçenekler sınırlı. Örneğin, yazı yazmak için kullandığım favori uygulamam olan Ulysses, ya da fotoğraf düzenleme gibi işlemler için tercih ettiğim uygulamalar şu an mevcut değil. Bu nedenle Mac Sanal Ekran, şu anda headset içinde işlerimi halletmek için en iyi seçeneğim.
Bu durum da, 2015 yılında Mac’ten iPad Pro’ya geçmemin ardındaki sebebi hatırlatıyor. O dönemde, cihazlarımı sadeleştirme isteğiyle yola çıkmıştım. Yıllarca Mac, iPad ve iPhone’u çok uyumlu bir şekilde kullandım, tıpkı Steve Jobs’ın amacı gibi. Ancak ilk iPad Pro piyasaya sürüldüğünde, sadece bir iPad Pro ve iPhone ile minimalist bir yaklaşımı benimsemek fikri cazip gelmişti. iPad, hâlâ tablet olarak kullanılabilirken, aynı zamanda bir dizüstü bilgisayar gibi işlev görebilirse, o zaman MacBook Air’ime pek ihtiyaç olmayacaktı. Elbette, iPad’e tamamen geçmek bir takım fedakarlıklar gerektirecekti ama yine de bu yola girmeye karar verdim ve bir daha geri dönmedim.
Bugün ise benzer bir ikilemdeyim. Vision Pro’yu iş yapmak için kullanmayı istiyorum ve Mac Sanal Ekran bu işi yapmak için en iyi yöntem. Bu da demek oluyor ki, ya Mac ve iPad Pro arasında zamanımı daha çok paylaştırıp iki platform arasında gidip gelmeye alışmalıyım ya da tek bir ana cihaza düşüp sadeleşmeliyim. 2015’te Mac’i terk etmemi sağlayan minimalist yaklaşım, belki de 2025’te beni yeniden Mac dünyasına çekecek.
Bunun yanında, Vision Pro’yu günde sekiz saat kullanmayı beklemiyorum, ayrıca henüz uzaktan çalışma için de kullanmayı düşünmüyorum. Ancak, Vision Pro içinde macOS kullanırken işlerimi yapmak gerektiğinde, Vision Pro dışındaki işlerimde de Mac ile devam etmenin işleri oldukça basitleştireceğini düşünüyorum. Aynı Mac, aynı uygulamalarla çalışacak ama sanal ortamımdan daha küçük bir ekran alanıyla.
Henüz tamamen kararımı vermedim, ve iPad Pro’dan vazgeçerken yaşamak zorunda olacağım bazı Mac zorlukları var. Ama Vision Pro, uzun süredir hiç olmadığım kadar tam zamanlı Mac kullanımına açık olmamı sağladı. 2025 yılında neler olacağını göreceğiz.